Taraflardan birinin yokluğunda polis tarafından tutulan trafik kazası tespit tutanağı kimi zaman tek tarafın yanlış açıklamalarına istinaden hatalı olarak tutulabilmekte. Kaza tespit tutanağına itiraz edilmesi gerekmektedir. Kaza tespit tutanağı tarafların kusurları oranında zararlarını sigortadan karşılayabilme imkanı vermesi sebebiyle önemlidir.
Polisin taraflardan birinin yaralanması, hastaneye kaldırılması gibi durumlarda yokluğunda tuttuğu kaza tespit tutanağı kusur tespitinde hatalı tespitte bulunmuş olabilir. Bu durumda polis tarafından kaza tespit tutanağına itiraz etmek için dava açılması gerekmektedir.
Kaza tespit tutanağına itiraz ve kaza tespit tutanağının iptali için Sulh Ceza Mahkemelerine başvurularak dava açılması gerekmektedir. Kaza tespit tutanağının hatalı olarak tutulduğu, hatalı kusur tespiti yapıldığı kaza anını gösterir kamera kayıtları, kaza sonrasında çekilen olay yeri fotoğrafları, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesi bu davada delil olarak değerlendirilir.
Mahkeme tarafından kaza tespit tutanağına itiraza ilişkin tüm deliller değerlendirilir, varsa tanıklar dinlenir ve dosyada bilirkişi raporu aldırarak yargılama yapar. Bilirkişi raporu tek başına kesin bir delil oluşturmaz, mahkeme yargıtay kararları uyarınca tüm delilleri ve bilirkişi raporunu değerlendirir, birbiriyle uyuşması halinde rapor doğrultusunda karar verir. Aksi halde mahkemenin yeniden dosyayı bilirkişiye göndermesi gerekir.
Hatalı olarak kaza tespit tutanağında kusurlu olarak tespit edilmiş olan taraf maddi zararlarını karşı tarafın zorunlu mali mesuliyet sigortası aracılığıyla karşılayabilecekken, kusur yüklenmiş olması sebebiyle hiç veya tamamen karşılayamayabilir. Bu durumda , dava sonucunda kaza tespit tutanağının iptali ile yeniden kusur değerlendirmesi yapılması halinde karşı tarafın kusur oranında zararını zmm sigortasından talep edebilir.
Trafik kazası tespit tutanağının polis tarafından hatalı olarak tutulması geri dönüşü olmayan bir yol değildir. Hatanın düzeltilmesi için hukuki yollara başvurarak iptal edilmesi mümkündür. Ancak hukuki prosedürlerin doğru şekilde yerine getirilmesi için kaza tespit tutanağına itiraz davasının avukat ile açılmasını, uzman avukattan hukuki danışmanlık alınmasını tavsiye etmekteyiz.
Trafik kazası sebebiyle ortaya çıkacak zararlar hakkında hukuki bilgi ve danışmanlık almak için bizimle iletişime geçerek randevu alabilirsiniz. http://fatmatugcebilgin.av.tr/iletisim/
Trafik kazası sebebiyle sigorta şirketi tarafından karşılanması gereken zararların sigorta tarafından ödenmemesi halinde zorunlu mali mesuliyet kapsamında talep edilen zararlar için sigorta tahkim komisyonuna başvurarak sonuç alınabilir. http://www.sigortatahkim.org/
Eğer zararların kasko şirketinden talep edilmesi halinde ise, sigorta şirketinin tahkim komisyonuna başvuruda bulunmadan önce sigorta tahkim komisyonuna üye olup olmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu işlemleriniz için trafik kazası avukat ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Değer kaybı hakkındaki yazımız için : http://fatmatugcebilgin.av.tr/2019/07/29/arac-deger-kaybi-hasar-tazminati-sigorta-avukati/
Konut kredisi kullanılarak satın alınan taşınmazlarda Dask sigortasının yapılması ve süresi dolduğunda yenilenmesi önem taşımaktadır. Aksi halde deprem vs doğal afet sebebiyle kredi kullanılarak alınan taşınmazın zarara uğraması halinde ihtilaflar doğabilmektedir. Deprem sigortası avukatı deprem sigortası sebebiyle doğacak ihtilafların çözümlenmesinde bulunmalıdır.
Konut kredisi kullanılarak alınmış bir taşınmaz deprem sebebiyle zarara uğramış olabilir. Zararın dask teminat süresinde gerçekleşmesi halinde zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerekir. Dask süresinin dolmuş ve sigorta yenilenmeksizin bir zarar doğmuş olursa, bu zarar kim tarafından karşılanacaktır?
Banka kuruluşu ile kredi kullanan arasında düzenlenen kredi sözleşmesinde sigortaya ilişkin düzenlemeler bulunabilir. Ancak; tüketici tarafından müzakere edilme imkanı olmaksızın tek taraflı olarak hazırlanan kredi sözleşmeleri genel şart niteliğini taşımakta ve haksız şart denetimine de tabi olmaktadır. Dolayısıyla kredi sözleşmelerine kredi kullanan aleyhine eklenmiş olan bazı maddeler haksız şart denetiminden geçerek geçersiz kabul edilebilir.
Örneğin; kimi kredi sözleşmelerinde teminat olarak gösterilmiş olan malvarlığına ilişkin zorunlu sigortayı yapma yükümlülüğünün kredi kullanana ait olduğu ve bankanın sigorta yenilenmesine ilişkin hatırlatma, bildirimde bulunma yükümlülüğünün bulunmadığı düzenlenebilmektedir. Oysa ki; Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesi ile bankaların kredinin kullandırılması sırasında zorunlu sigortaların yapılıp yapılmadığını kontrol etme ve yenilenme süreleri içerisinde bildirim ve bilgilendirme yapmakla yükümlü tutulmuştur. Bankanın tüketiciye imzalatacağı kredi sözleşmesi ile bu yükümlülüğünden kurtulma imkanı bulunmamaktadır. Bu tür maddeler yargılamada haksız şart olarak değerlendirilip geçersiz kabul edilebilmektedir.
Madde 5- “(1) Kredi kuruluşları verdikleri kredilerle ilgili olarak kredi kullandırılması esnasında, Kanunun 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası kapsamında zorunlu sigortaların yaptırılması hususunu kontrol eder. Bu sigortalar yaptırılmamış ise kredi kullanandan söz konusu sigortaların yaptırılması talep edilir.
(2) Zorunlu sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir”
Bankanın sigorta süresinin dolması halinde yenilenmesi gerektiğine ilişkin bildirim ve bilgilendirmeyi yerine getirmemesi halinde söz konusu malvarlığının zarara uğraması sebebiyle sorumluluğu doğacaktır. Bu yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat külfeti de bankaya aittir. Sigortanın yenilenmemiş olması halinde ortaya çıkan zarardan tamamıyla banka mı sorumlu olacaktır, yoksa sigortanın yenilenmesi konusunda ihmali bulunan malikin de sorumluluğu bulunmakta mıdır?
Yargıtay bu durumlarda sigortanın yenilenmesinde malikin de özen yükümlülüğünü ihlal etmiş olduğunu, bu sebeple malikin de kusurlu olduğunu kabul etmektedir. Bu konuda deprem sigortası avukatı ile görüşmenizi tavsiye ederiz.
“DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa da, davalı bankanın zorunlu olan bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden, davalı bankanın burada kusuru vardır. Ne var ki, davacı sigortalının da zorunlu olan DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru vardır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular göz önüne alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/22524 E. 2019/10375 K. 23/10/2019)
“Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullanarak konut satın aldığını, kredinin kullanımı sırasında davalı banka aracılığıyla dava dışı … Sigorta şirketi muhatap kılınarak DASK yaptırdığını, ancak sigorta süresi bitince bankanın sigortayı yenilemediğini, konutun 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihinde meydana gelen depremlerde hasar gördüğünü, ancak sigorta süresinin bitmesi nedeniyle zararın ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, DASK poliçenin yenilenip yenilenmemesi hususunun davacının sorumluluğunda olduğunu, sigortayı yenileme yükümlülükleri olmadığı gibi herhangi bir başvuruda da bulunulmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava DASK poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davacıya ait konut için davalı bankadan 29.04.2009 tarihinde konut kredisi kullanıldığı, 29.04.2009-29.04.2010 tarihleri arasında … Sigorta aş. ile ve 29.04.2010-29.04.2011 tarihleri arasında da …,… A.Ş. ile davacı arasında zorunlu deprem sigorta poliçesi düzenlendiği, bu tarihten sonrası için herhangi bir zorunlu deprem sigorta poliçesinin mevcut olmadığı anlaşılmış, Van ilinde 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen deprem nedeniyle dava konusu taşınmaz hasar görmüştür.
Davacı ile davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesinin 16. maddesinde ‘‘….Müşteri ve Kefil/Kefiller, açılacak kredi sebebiyle Banka’ca belirlenecek şartlar üzerinden kredi taksitleri ve krediden doğan her türlü borç tamamıyla geri ödeninceye kadar Bankanın gerekli göreceği her türlü tehlikelere/rizikolara karşı Bankaya rehnedilen her türlü taşınmazları tüm masraf ve primleri kendisine ait olmak üzere, dilediği bir sigorta şirketi nezdinde Banka lehine sigorta yaptırmayı/yapılmasını ayrıca ipotek tesis edilen taşınmaz için Zorunlu Deprem Sigortası’nı yaptırmayı, süresi biten poliçeleri yenilemeyi, daha önce sigorta yapılmış olması ve bu sigortanın vade, tutar ve diğer özelliklerinin Bankaca belirtilen şartları haiz olması halinde sigorta poliçelerini Bankaca bir zeyilname ile ciro ve devretmeyi, süresi sona eren poliçelerin yenilenmesinde Banka’nın yetkili olduğunu, poliçelerde Banka’nın dain ve mürtehin sıfatıyla kayıtlı olmasını, teminatların değerinde her ne sebeple olursa olsun tamamen veya kısmen değer kaybı halinde sigorta bedelinin Bankaca sigorta şirketinden alınmasını ve kredi borçlarına mahsup edilmesini, sigorta şirketi ile tazminat konusunda anlaşmazlığı çözümü için Banka’ca açılacak dava ve takip masraflarının tümünün kendilerine ait olduğunu, sigortanın yaptırıldığı sigorta şirketine ihbar, prim ödeme vs. tüm z
karşı sorumlu olduğunu, sigorta bedelini karşılamadığı takdirde kalan miktar için talep tarihinden itibaren 5 işgünü içinde Bankaca kabul edilecek yeni teminat vermeyi veya bu miktarı def’aten ödemeyi, ipotek edilen taşınmazın hasara uğraması halinde Bankanın sigorta sözleşmesi hükümleri doğrulusunda sigorta bedelini almak için gerekli her türlü işlemi müşterinin rızası olmaksızın açmaya ve bedelini almaya yetkili olduğunu kabul ve taahhüt ederler.
Müşteri ve/veya kefiller tarafından vade tarihinde yenilenmeyen poliçelerin Bankaca yenilenmesi yetkisi, Banka için hiçbir mecburiyet teşkil etmez ve bundan dolayı bankaya hiçbir sorumluluk yüklenemez…’’ hükmü yer almaktadır.
Mahkeme, taşınmaz malikinin zorunlu deprem sigortasını yaptırmakla yükümlü olduğu, taşınmaz malikinin, söz konusu yükümlülükleri yerine getirmemesinden doğan rizikolardan da bizatihi sorumluğunun bulunduğu, taşınmaz için konut kredisi kullandıran Ziraat Bankası’nın söz konusu rizikodan sorumlu olabilmesi için bu hususta açık bir yasa veya sözleşme hükmünün bulunması gerektiği, taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmesinde Ziraat Bankası’nın söz konusu rizikoyu üslendiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, bunun yanı sıra Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortaları Uygulama Esasları Yönetmenliğinin 5/2 madde ve fıkrasının kredi kuruluşu için öngördüğü bildirim yükümlülüğü yasal bir zorunluluğu ifade etmeyip sigortanın yaptırılmasına yönelik bir önlem niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan Hayat Sigortası Hazine Müsteşarlığı’nın 17.01.2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayınladığı Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır.
Her ne kadar, DASK sigortasını yapan başka bir sigorta şirketi olsa da, davalı bankanın zorunlu olan bu sigortanın da yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden, davalı bankanın burada kusuru vardır. Ne var ki, davacı sigortalının da zorunlu olan DASK sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda kendisine düşen özen yükümlülüğünde müterafik kusuru vardır. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular göz önüne alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır. “(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3851 E. , 2020/4352 K. 17/09/2020 )
Trafik kazaları sebebiyle meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybı gibi zararların sigorta şirketinden talep edilmesi hakkında yazımız : http://fatmatugcebilgin.av.tr/2019/07/29/arac-deger-kaybi-hasar-tazminati-sigorta-avukati/
Zorunlu deprem sigortasının teminat süresi kapsamında gerçekleşen riziko sonucunda doğan zararlar dask yapılan sigorta şirketi tarafından ödenmemesi halinde sigorta hukukunda uzman avukata başvurulması, sürecin sigorta avukatı tarafından yürütülmesinde fayda bulunmaktadır. Deprem sigortası avukatı, sigorta hukukunda uzman avukattır. Sigorta hukukunda uzman avukat ve sigorta hukukunda uzman arabulucudan randevu almak için iletişime geçebilirsiniz.http://fatmatugcebilgin.av.tr/iletisim/
BİLGİN HUKUK BÜROSU
ARABULUCU AVUKAT FATMA TUĞÇE BİLGİN
Trafik kazası sebebiyle açılacak tazminat davasında kim tarafından hangi tazminatların (maddi ve manevi tazminat, bedeni hasarlar vs.) talep edilebileceği, trafik kazasının ölümlü trafik kazası veya yaralanmalı trafik kazası olmasına göre farklılık göstermektedir. Bu bakımdan trafik kazası tazminat davasının ikiye ayrılarak incelenmesi gerekmektedir. İstanbul’da yoğun olarak meydana gelen trafik kazaları sebebiyle yaşanan maddi manevi ve bedensel zararlar sebebiyle trafik kazası avukatı olarak zararlarının tazmini için avukatlık hizmeti vermekteyiz.
Yaralanmalı trafik kazası tazminat davası;
Yaralanmalı trafik kazasında, yaralanan kişi kendisi davacı olabilmektedir. Bu dava ile maddi ve manevi tazminat, iş göremezlik tazminatı, bedeni hasarları, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalması ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararları talep edilmektedir. Tedavi giderlerinden ise belgeli olmak şartı ile sgk sorumludur. Bu sebeple tedavi giderlerinin karşılanması için SGK’ya başvurulması gerekmektedir.
Yaralanmalı trafik kazası tazminat davası karşı taraf araç sürücüsü, araç sahibi, araç işletini ve sigorta şirketine karşı açılabilir. Sigorta şirketinin maddi/bedeni zararlardan sorumluluğu bulunmaktadır, manevi zararlardan da sorumlu olabilmesi için sigorta poliçesinde manevi zarar klozunun bulunması gerekmektedir. Bu sebeple sigorta şirketine karşı dava açarken sigorta poliçesinde manevi tazminat klozu olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi yaralanmalı trafik kazalarında maddi ve manevi tazminat davası avukat yaralanan kişi tarafından tazminat avukatı vasıtası ile açılmaktadır. Yaralanmalı trafik kazalarında maddi tazminatın yaralanan kişinin yakınları tarafından açılmasına imkan yoktur. Ancak; ağır bedensel yaralanma varsa (organ ve uzuv kaybı gibi) yaralanan kişinin yakınlarının da duyacağı üzüntü ve ıstırap için manevi tazminat talep etmesi mümkün olmaktadır.
Trafik kazası sebebiyle meydana gelen hasar bedeli, araç değer kaybı gibi maddi zararlar da meydana gelmektedir. Bu zararların kusurlu karşı taraf sigortası tarafından ödenmemesi halinde sigorta tahkim komisyonunu başvurularak bu bedellerin talep edilmesi mümkündür. Değer kaybı ve hasar bedeli hakkında : http://fatmatugcebilgin.av.tr/2019/07/29/arac-deger-kaybi-hasar-tazminati-sigorta-avukati/ yazımızı inceleyebilirsiniz.
Ölümlü Trafik Kazası Tazminat Davası ; trafik kazası avukat
Ölümlü trafik kazalarında maddi (cenaze ve tedavi giderleri vs.) ve manevi zararlar, destekten yoksun kalma tazminatı ölen kişinin yakınları tarafından talep edilmektedir. Dava yine karşı taraf araç sürücüsü, maliki ve işleteni ile sigorta şirketine karşı açılmaktadır.
Tazminat miktarları mahkemler tarafından uzman bilirkişilere hesaplattırılmaktadır. Kişilerin sosyal ve ekonomik durumları, yaşı, mesleği, yaşam koşulları, trafik kazasındaki kusur oranları vs. Hususlar dikkate alınmaktadır.
Trafik kazası davası avukat ile takip edilmesi gereken önemli davalardır. Trafik kazası avukat tazminat avukatı ile çalışılmasını tavsiye ederiz. Ümraniyede avukat ile görüşmek için ofisimizi ziyaret edebilirsiniz.
Trafik kazası sebebiyle uğranılan zararların sigorta şirketinden ve sigorta şirketi tarafından karşılanmayan zararların ise karşı taraf araç sürücüsü ve malikinden talep edilmesi mümkündür. Trafik kazası sebebiyle yapılan tedavi giderleri için ise SGK’ya başvuru yapılması gerekmektedir.
Trafik kazası avukatı tarafından açılan davalarda uğranılan zararların tahsil edilmesi mümkündür. İstanbul’da çok sık Trafik kazası yaşanmakta ve trafik kazası tazminat davası açılmasına sebep olunmaktadır. Yoğunluk yaşanan trafik kazası avukat İstanbul bölgesinde de yoğun dosyalara sebep olmakta.
Sigorta şirketine karşı sigorta tahkim komisyonuna başvurarak daha kısa sürede sonuç almak da mümkün olabilmektedir.
Trafik kazası tazminat davası için trafik kazası avukatı İstanbul trafik kazası avukatı ve sigorta avukatı randevu için iletişime geçebilirsiniz.