Muris Muvazaası Kapsamında Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi

Görünüşteki İşlem Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi, Gizli İşlem Bağışlama

Mirasçılarından mal kaçırmak isteyen murisin bağışlama amacıyla ancak mirasçıların saklı paylarının önüne geçmek için görünüşte ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak yaptığı tasarruflar muris muvazaası kapsamında iptal edilebilmektedir. Öncelikle, muvazaa nedir, muris muvazaası nedir, ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedir, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin özellikleri ve hükümleri nelerdir sorularını açıklayalım. Akabinde muris muvazaası olarak yapılan gizli bağışlama işleminin görünüşte ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak yapılmasına bağlanan hukuki sonuçları ele alalım.

Muvazaa Nedir ?

Muvazaa tarafların gerçek iradelerini gizleyerek gerçekte olan durumu veya işlemi farklı şekilde göstermesi, irade ile beyanın birbiri ile farklılık göstermesidir. Muvazaalı olarak yapılan bir işlemde gerçek amaç gizlenmiş, üçüncü kişileri yanıltmak veya kandırmak maksadıyla görünüşte başka bir işlem gibi gösterilmiştir. Kural olarak hukukta sözleşmeler irade ve beyanın birbiri ile uyumlu olması ile sonuç doğurur. Bu sebeple; irade ve beyanın birbiriyle uyumlu olmadığı muvazaalı işlemlerin (görünüşteki işlemin) geçersiz olduğu kabul edilmektedir.

Muris Muvazaası Nedir ?

Mirasbırakanın mirasçılarının miras payını azaltmak veya tamamen ortadan kaldırmak için gerçekte bağışlamak istediği miras mal varlığını, genellikle görünüşte satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile devir olarak göstermesi, muris muvazaası olarak tanımlanabilir. Murisin gerçek ve gizli amacı miras mal varlığını bağışlamaktır, görünüşteki işlemi ise mirasçılarının miras payını engellemek için gerçek iradesinden farklı bir işlem olarak göstermektedir. Burada murisin mirasçılarını aldatma, mirasçılarından mal kaçırma kastı bulunmaktadır.

Muris muvazaası muvazaa hükümleri dışında ayrıca kanunda düzenlenmemiş olup, hukuki dayanağını 01.04.1974 tarihli 1974/1-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. Bu karar yalnızca tapuya kayıtlı taşınmaz mallar açısından uygulama alanı bulmaktadır. Saklı pay sahibi olsa da, olmada da muris muvazaası ile tapuya kayıtlı taşınmaz mallar üzerindeki miras hakkı ihlal edilen tüm mirasçılar, muris muvazaası sebebiyle tapu iptal ve tescil davası açabilirler. Bu konuda miras hukuku avukatı, tapu davaları avukatından hukuki detsek alınmalıdır.

Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir ?

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı sözleşmelerdir, her iki tarafa borç ve alacak doğurmaktadır.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi resmi şekil şartına bağlı olup, resmi şekilde yapılmadığı takdirde geçerli olmaz. Ancak şekil şartına uyulmamış olmasına rağmen, sözleşmeden doğan edimler tam olarak ifa edildikten sonra veya tama yakın olacak şekilde uzun süredir sözleşme gerekleri yerine getirildikten sonra, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçersiz olduğunun ileri sürülmesi TMK 2 dürüstlük kuralına uygun bulunmamaktadır.

“Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/14-70 E. 2008/104 K. 06.02.2008) (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/3435 E. 2011/4733 K. 11.04.2011 )

“Ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin Borçlar Kanunu Yasasının 512. Maddesi hükmünce geçerli ve var sayılabilmesi için 28.03.1962 tarihli İçtihadı Birleştirme metninde açıklandığı üzere Madeni Kanun’un 480, 481, 482. Maddelerine uygun biçimde yapılması gerekir. Bu biçime uygun olmaya sözleşmeler hukukça geçerli değildir ve var sayılmazlar. O halde uyuşmazlık konusu 30.05.1967 günlü sözleşmenin bu biçimde düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması gerekir.” Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 1975/7535 E. 1976/4243 K. 22.04.1976)

Bakım alacaklısı, ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle bakım borçlusunu mirasçı olarak atayabilir. Bu durumda ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.

Bakım alacaklısı ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım borçlusuna bakım ve gözetim yükümlülüğünün karşılığında taşınır veya taşınmaz mallarını devretme borcu altına girmişse, bakım alacaklısına bu devri sağlaması gerekmektedir. Sözleşme ile bakım alacaklısının borçlandığı devir işlemi sağlanmazsa, bakım borçlusu mahkemeye başvurarak bu malların devrini isteyebilir.

“Dava ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.” (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/17357 E. 2016/5115 K. 26.04.2016). Ölünceye kadar bakma sözleşmesi muris muvazaasına ilişkin emsal kararlar.

Borçlar Hukuku Nitelikli Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Sona Erme Sebepleri ?

Bakım alacaklısının ölümü : Bakım alacaklısının ölmesiyle birlikte ölünceye kadar bakma sözleşmesi kendiliğinden sona eder.

Bakım borçlusunun ölümü : Bakım borçlusunun ölmesi, bakım alacaklısının ölmesinden farklı olarak sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmez. Bakım borçlusunun ölmesi, bakım alacaklısına 1 yıl içinde sözleşmeyi sona erdirme hakkı verir. Bakım borlusunun kişiliği ve özellikleri ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapılmasında bakım alacaklısı için oldukça önemlidir. Bu sebeple; bakım alacaklısının, bakım borçlusunun mirasçılarıyla bakım sözleşmesini sürdürüp sürdürmeyeceği hakkında 1 yıl içinde karara varması gerekmektedir.

Bakım alacaklısı 1 yıllık süre içinde fesih hakkını kullanırsa bunu mirasçıların her birine bildirmesi gerekmektedir. Bakım alacaklısının fesih hakkını kullanmasıyla birlikte, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ileri etkili olarak sona erer. Bu durumda bakım alacaklısı, TBK 619. Hükümlerine göre belirlenen miktar parayı bakım borçlusunun mirasçılarından isteyebilir.

Bakım alacaklısı sözleşmeyi feshetmezse mirasçılar ölünceye kadar bakma sözleşmesinin tarafı haline gelirler. Mirasçılar TMK 641/1 uyarınca bakım ve gözetim yükümlülüğünden müteselsilen sorumlu olurlar. Bu sorumluluk TMK 681/2 uyarınca mirasın paylaşılmasından itibaren 5 yıl geçmekle sona erer.

“Davacı dava konusu taşınmazı ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca oğlu O.’ya temlik ettiğini, ancak bakma borçlusunun ölümü üzerine mirasçıları olan davalıların kendisine bakmadıklarını ileri sürerek akdin feshini ve tapu kaydının iptalini ile adına tescilini istemiştir. Alacaklının ölümü, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona ermesini gerektirdiği halde, borçlunun ölümü ile bu sözleşme sona ermez. Borçlar yasasının 518. Maddesinde böyle bir durumda alacaklıya 1 yıl içerisinde akdi feshetmek hakkı tanınmışsa da borçlunun mirasçıları için böyle bir hak tanınmamıştır. Alacaklı, anılan yasa maddesinde öngörülen fesih hakkını kullanmadığı takdirde, borçlunun mirasçıları miras bırakanlarının akitten doğan bakma borcunu yerine getirmekle yükümlüdürler. Hal böyle olunca iddia ve savunma incelenerek davalıların ölünceye kadar bakma akdinden doğan vecibelerini yerine getirip getirmediklerinin araştırılması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken..” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1986/4003 E. 1986/4398 K.14.04.1986)

“Bakım alacaklısının ölüm nedeniyle sözleşmeyi bozması halinde bakım borçlusuna verdiği malı aynen mirasçılarından geri istemesine yasal olanak yoktur. Bu durumda Borçlar Kanunu 518. Maddesinde açıkça belirtildiği üzere sadece borçlunun iflası halinde, iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir para talep edebilir.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 1999/13192 E. 1999/13400 K. 15.12.1999). Tapu iptal ve tescil davalarında ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası hukuki temeline dayanması içtihat örnekleri.

Edimler arasındaki aşırı oransızlık sebebiyle önel verilerek fesih : Sözleşmenin kurulması anında edimler arasında yani, bakım borcu ile bakım alacaklısının yüklendiği karşı edim arasında önemli ve aşırı ölçüde oransızlık olması ve sözleşmenin kurulması esnasında edimi daha ağır olan tarafın bu durumu bilmiyor olması halinde TBK 516 uyarınca edimi daha ağır ola tarafın önel vererek sözleşmeyi feshetme hakkı bulunmaktadır. Sözleşmeyi fesheden tarafın bu durumu karşı tarafa bildirmesi gerekmektedir, bildirimin ulaşmasından 6 ay sonra sözleşme geçmişe etkili olarak kendiliğinden sona erer.

Sözleşmesinin önel verilmek suretiyle sona ermesi halinde sözleşme geçmişe etkili olarak sona ereceğinden, sözleşmenin sona ermesine kadar yapılmış olan edimlerin yapılacak denkleştirme sonucunda TBK 616. Maddesine göre iade edilmesi gerekir.

Sözleşmeye aykırılık veya önemli nedenlerle önel verilmeksizin fesih : Taraflardan birinin ölünceye kadar bakma sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle, diğer tarafın önel vermeksizin sözleşmeyi TBK 617 uyarınca feshetme hakkı bulunmaktadır.

Sözleşme yükümlülüklerine aykırılığın haricinde sözleşmenin devamını imkansız hale getiren veya aşırı ölçüde güçleştiren önemli bir sebebin varlığı halinde taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Örneğin bakım alacaklısının evlenmesi, bakım borçlusunun ölmesi vs. Durumlar önemli bir sebep olarak kabul edilebilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali avukat

Sözleşmeye aykırılık veya önemli sebebin varlığı halinde sözleşmenin önel verilmeksizin TBK 617 uyarınca feshi için, gerekçesiyle beraber feshin karşı yana bildirilmesi gerekir. Bildirimin ulaştığı tarih itibarıyla ölünceye kadar bakma sözleşmesi geçmişe etkili olarak sona erer. Bu sebeple; o ana kadar ifa edilmiş edimlerin geri verilmesi gerekmektedir.

Sözleşmenin TBK 617 uyarınca önel verilmeksizin feshi için kusur şart değildir. Ancak taraflardan birinin kusurunun varlığı halinde kusurlu taraf tazminat ödemekle yükümlü olabilir. Tazminat davalarında miras hukuku avukatı ile çalışılmasını tavsiye ederiz.

“Somut olayda davacının ev ve zeytinlik niteliğini taşıyan üç parça taşınmazını 04.12.1991 tarihinde davalıya ölünceye kadar bakma akdiyle devir ve temlik ettiği, davalının davacıya bir süre baktıktan sonra yükümlülüğünü yerine getirmede akde aykrıı davranış içine girdiği, bunun üzerine davacının huzurevinde bakıma alındığı, dosya içeriğinden ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2000/8865 E. 2000/9517 K. 06.07.2000)

TBK 617/2 : “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”

Hakim tarafından 617/2 uyarınca bir karar verilmesi halinde sözleşme ilişkisi sona ermez. Bakım yükümlülüğü irad ödeme şeklinde devam ettirilir.

Miras Hukuku Nitelikli Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Sona Erme Sebepleri ?

Tarafların anlaşmasıyla sona erme : TMK 546/1 uyarınca miras sözleşmesi tarafların yazılı sözleşmesiyle her zaman ortadan kaldırılabilir. Bu madde yalnızca ölüme bağlı tasarruf yapan için düzenlenmiş olup, miras bırakanın mirasçıları açısından geçerli değildir.

Bakım alacaklısının ölümü sözleşmeyi sona erdirmez, bakım alacaklısının malvarlığı kendiliğinden bakım borçlusu malvarlığına geçer. Bu sebeple; bakım alacaklısının ölümü üzerine, mirasçıları ile bakım borçlusu arasında yapılan anlaşma ile sona erdirilemez.

Bakım borçlusunun ölümü : Bakım borçlusunun ölümü halinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi TMK 548 uyarınca kendiğinden son bulur. Borçlar hukuku nitelikli sözleşmeden farklı olarak bakım borçlusunun hakları mirasçılarına geçmez. Mirasçılar aksi kararlaştırılmış olmadıkça en çok TMK 548/2 uyarınca bakım alacaklısından ölünceye kadar bakma sözleşmesi uyarınca yerine getirilen edimler sebebiyle bakım alacaklısının malvarlığında oluşan zenginleşmeyi isteyebilirler.

Tek taraflı sona erdirme : TMK 546/2 fıkrası mirasçı atanan veya lehine öbt yapılan kişinin mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebebi oluşturan davranışta bulunması halinde mirasbırakanın tek taraflı olarak sözleşmeyi sona erdirebileceğini düzenlemiştir. Iskat sebepleri TMK 510’da düzenlenmiş, bu sebeplerin mirasbırakana ve mirasbırakanın yakınlarına karşı işlenmesi durumunda sona erdirme hakkı tanımıştır. Ancak TMK 546/2’ye göre miras sözleşmesi bakımından ıskat sebeplerinin yalnızca mirasbırakana karşı gerçekleşmesi halinde tek taraflı sona erdirme hakkı olup, yakınlarına karşı gerçekleşmesi halinde tek taraflı sona erdirme hakkı bulunmamaktadır.

Sözleşmeye aykırılık nedeniyle sona erdirilmesi : Bakım borçlusunun bakım borcunu yerine getirmemesi durumunda bakım alacaklısı TMK 547 uyarınca sözleşmeden dönme yoluyla sona erdirebilir. Bakım alacaklısının sözleşme ile devretme borcunu üstlenmiş olmasına rağmen tapu devretmemesi veya güvenceye bağlamaması halinde bakım borçlusu da sözleşmeye aykırılık sebebiyle dönme hakkını kullanarak sözleşmeyi sona erdirebilir.

Bakım borçlusunun iflası : Bakım borçlusunun iflası ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi ileriye etkili olarak sona erer. Bu sebeple; yerine getirilmiş olan edimler geri istenemez. Ancak bakım alacaklısının bakım alacağının yerini para alacağı alır, iflas masasına alacak olarak kaydedilir. Sözleşmenin sona erme tarihi iflas tarihidir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin sona ermesi, iptali, muris muvazaası sebebiyle tapu iptali vs. Hukuki sorunlar için miras hukuku avukatı iletişim https://fatmatugcebilgin.av.tr/iletisim/

MURİS MUVAZAASI SEBEBİYLE TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASI

Muris muvazaası kanunda muvazaa hükümlerinden ayrı olarak düzenlenmiş değildir. Muris muvazaası TBK 19. Maddesinde düzenlenen muvazaa nisbi muvazaa (nitelikli muvazaa) niteliğinde olmakla beraber hukuki dayanağını 01.04.1974 tarih ve 1974/1-2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturmaktadır.

Muris muvazaasında asıl ve gizli amaç bağış olmasına rağmen, görünüşte ölünceye kadar bakma sözleşmesi (veya satış) olarak tasarruf yapılmıştır. Yani bağış işlemi ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlenmiştir. Amaç mirasçıları aldatmak ve mirasçılardan mal kaçırmaktır.

Muris muvazaasından söz edebilmek için muvazaa anlaşması ve mirasçılardan mal kaçırma kastı, gizli sözleşme, görünüşteki sözleşme unsurlarının varlığı şarttır. Örneğin muris mal kaçırma kastı ile değil de hacizden mal kaçırma katı ile devri durumunda; mirasçı muris muvazaasından farklı olarak miras bırakanın külli halefi olduğundan sözleşmenin tarafı gibi ispat kurallarına tabi olacaktır.

Muris tarafından yapılan ve muvazaalı olan görünüşteki işlem muvazaa sebebiyle geçersizdir. Ancak; gizli işlem olan bağış işlemi herhangi bir şekle bağlı olmadığından geçerlidir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ivazlı sözleşmelerdendir. Yani muris bu sözleşmeyi ölünceye kadar bakılıp gözetilme karşılığında malvarlığını kısmen veya tamamen devretme borcu altına girmekle beraber, kendisi de bakım alacaklısıdır. Bu sebeple; ölünceye kadar bakma sözleşmesinin yapılmasında murisin gerçek amacının ne olduğunu tespiti önemlidir. Ölünceye kadar bakma sözleşmende karşılıklı olarak edimler bulunmalı ve belirlenmiş olan edimler orantılı ve makul olmalıdır. Aksi halde ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakılıp gözetilme amacının değil, bağışta bulunma amacının üstün olduğu yorumu ile 01/04/1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uygulama alanı bulur. Bu noktada temlikte bakıp gözetme koşulunun değil bağış amacının üstün tutulup tutulmadığının saptanması önem taşımaktadır.

“Ölünceye kadar bakma akdi iki taraflı ivazlı bir akit olduğundan bakım borcunun temini için bununla orantılı ve makul düzeyde bir temlik yapılmış olması gerekir.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/15655 E. 2013/1645 K. 11/02/2013 )

Gizli bağış işlemi resmi şekil şartına tabi olmadığından muris muvazaası ile yapılan işlem geçerli olur. 01/04/1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ise yalnızca tapulu taşınmazlar yönünden uygulama alanı bulur.

“Murisin özellikle bir parça taşınmazını devretmek suretiyle bakımını sağlayabileceği yerde, ilk temlikten 10 gün sonra başka bir taşınmazdaki payını da temlik ettiği ve bunların sahip olduğu en değerli taşınmazları olduğu gözetildiğinde temlikteki asıl irade ve amacının bakım sağlamak değil, mirasçılardan mal kaçırmak olduğu, böyle olunca da yapılan temlikin muvazaa ile illetli olup iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/1-1277 E. 2019/549 K. 09/05/2019 )

Muris muvazaası sebebiyle açılacak tapu iptali ve tescil davalarında temlik edilen malın tüm mamelekine oranı ve bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olgular göz önünde bulundurulur. Bu davalarda mirasçılar muris muvazaası iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat edebilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri ivazlı akitlerden olduğundan muvazaa iddiası kural olarak her zaman ileri sürülebilir.

Bir kimsenin geliri ile kendisine baktırması mümkünken ölünceye kadar bakma adı altında taşınmazlarını temlik etmesi dahi yorum yoluyla muris muvazaası olduğu yönünde değerlendirilmektedir.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muris muvazaası sebebiyle geçersiz olduğu iddiasıyla tapu iptal ve tescil tavasına konu edilse de, ivazlı akitlerden oldukları için tenkis davasına konu edilemezler.

Bu tür akitlerde bakım alacaklısının mutlaka akit tarihinde bakıma muhtaç olması şart değildir. Yine içtihatlara göre mirasbırakan yaşadığı sürece bakılmadığı iddiası ile dava açmadığına göre davalının bakım borcunu yerine getirdiğinin kabulü gerekmektedir.

Muris muvazaası sebebiyle açılan iptal davalarında miras bırakanın gerçek amacının saptanması önemlidir. Bu noktada miras bırakanın geliri, yaşı, sağlık durumu, ivaz olarak belirlenen malvarlığının tüm malvarlığına oranı vs. Gibi tüm oldular değerlendirilmektedir.

“Somut olayda, dosya içeriği ve toplanan deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; murisin tek taşınmazı olan bağımsız bölümünü davalı oğlu …’ye ölünceye kadar bakım aktiyle devrederken aynı zamanda kendisini güvenceye almak için intifa hakkını uhdesinde tuttuğu, pay temliki yapabilecekken taşınmazın tamamını devrettiği, ekonomik durumunun kendisini baktırmaya yetecek seviyede olduğu, nitekim evinde kaldığı sürede bakımının ağırlıklı olarak bakıcısı tarafından yapıldığı, gerek bakıcı masrafının gerekse bakımevine yattığında da bakımevi masrafının kendi maaşından karşılandığı; sonuç itibariyle ölünceye kadar bakım akti yapmasındaki gerçek iradesinin bakılıp gözetilme koşulundan değil, özellikle davacı oğlunun eşi ile yaşadığı anlaşmazlıktan ötürü taşınmazdan davacı oğlunun pay almaması düşüncesinden kaynaklandığı ve muvazaa ile illetli bulunduğu kanaatine varılmaktadır.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/18932 E. 2017/1680 K. 04/04/2017 )

Miras hukuku avukatı, tapu iptal ve tescil, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptali avukat

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir