Kasko Sigortası İçtihatları

Teminat Dışı Haller Hakkında İspat Külfetinin Yer Değiştirmesi

Sigorta hukukunda söz konusu rizikonun teminat dışı olduğunu ispat külfeti sigortacıya aittir. Ancak bu külfetin sigortacı tarafından yerine getirilmesi için söz konusu kazanın gerçekleştiği yeri, zamanı ve diğer hususları sigortalı tarafından zamanında bildirmiş olması gerekmektedir. Kasko sigortası genel şartlarında “sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.

Bu sebeple; gerçekleşen kazayı kaza anında değil, sonradan bildirmek sürücünün kimliğini tespiti açısından şüphe uyandırmakta ve bu durumda Yargıtay içtihatlarında ispat külfetinin yer değiştireceği kabul edilmektedir. Emsal içtihatlar şu şekildedir .

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2295 E. , 2020/3289 K.

Davacı vekili; davalı şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan davacıya ait aracın, tek taraflı trafik kazası yapması neticesinde aracın ağır şekilde hasarlandığını, araç sürücüsü…’un hakkında yakalama kararı olması nedeniyle korkarak kaza yerini terk ettiğini, ancak hakkında verilmiş, bir yakalama kararı olmadığını öğrenince aynı gün Jandarma Komutanlığına gittiğini ve ekiplerin kendisini aynı gün saat 23.50’de alkol muayenesine sevk ettiğini, alkollü olmadığının belirlendiğini, hasarın ödenmesi için
sigorta şirketine yapılan başvurunun ise, talebin teminat dışı olduğu gerekçesiyle haksız biçimde reddedildiğini, davacının 14/07/2015 tarihinde aracı 19.000,00-TL bedelle sattığını, bu nedenle sovtaj değerinin düşülmesi sonucunda ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 37.000,00-TL maddi tazminatın davalı şirketinden tahsilini talep etmiştir.


Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 37.000,00-TL’nin 15/05/2014 tarihinden avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir .

XXX Bölge Adliye Mahkemesince; davacının kendi iddiasına göre, ifade ettiği kazanın oluş şekli ile aracın ağır hasara uğraması ve kazada üç kişinin yaralanması değerlendirildiğinde, daha sonra sürücü olduğunu ileri sürerek kolluk güçlerine müracaatı bulunan…’un dosya içerisinde mevcut ifadesinde herhangi bir yaralanmasının olmadığını belirtmesi ve aynı gün yapılan muayenesinde de herhangi bir cebir izine ve lezyona rastlanmadığının tespit edildiği gözetildiğinde, kazanın sigortalının ileri sürdüğü biçimde gerçekleştiği ve doğru ihbarda bulunduğu konusunda ciddi tereddüt meydana geldiğinden ispat yükünün yer değiştirdiği, bu nedenle araç sürücüsünün gerçekte kim olduğunu ve olay yerini zarureten terk ettiği geçerli ve somut delillerle ispat edemediğine göre.

kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve 01/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 maddesi gereğince, talebin teminat dışı kaldığı gözetilerek davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kabulü ile XXX 5. Tüketici Mahkemesi’nin 22/05/2017 gün ve XXX- XXX sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir İlk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 575,60 TL fazla alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/06/2020 gününde oybirliğiyle karar
verildi.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/6246 E. , 2019/12031 K.

Davacı vekili, davalının kasko sigorta poliçesiyle sigortaladığı davacıya ait aracın 10.05.2014 tarihinde yaptığı tek taraflı kazada ağır hasar gördüğünü, davalıya yapılan başvuruya rağmen ödenmesi gereken poliçe bedelinin ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 17.09.2015 tarihinde talebini 41.666,00 TL’ye artırmıştır.

Davalı vekili, davacıya ait aracın sürücüsünün kaza anında alkollü olması ihtimali bulunduğunu, davacının doğru ihbar yükümlülüğüne uymadığını, davacı sürücüsünün kazadan sonra firar etmiş olması nedeniyle alkollü sevk olmadığı ve sürücü değişikliği yapılmadığını ispat yükünün davacı yanda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 41.666,00 TL’nin 40.000,00 TL’sinin 11.06.2014 temerrüt, 1.666,00 TL’sinin 17.09.2015 – ıslah tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5,4 ve 5,5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.


Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının
iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.

İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat
yükü sigortalıya geçer.

Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; araç sürücüsü olduğu ileri sürülen dava dışı …’ın, olaydan 4 gün sonra karakola giderek verdiği ifadesinde aracın yanması nedeniyle arkadaşlarının kendisini olay yerinden uzaklaştırdığını, döndüğünde ise aracın yerinde olmadığını belirttiği görülmüştür. Kaza tespit tutanağında da sürücünün firari
olduğu yazılmıştır. …’ın olaydan sonra olay yerine gelmesine karşılık aracın yerinde olmaması üzerine en yakın karakola gitmeyerek olaydan 4 gün sonra ifade verdiği ve hastane müracaatının da bulunmadığı dosya kapsamında sabittir. Bu haliyle hasarın teminat içinde olduğunun ispat yükümlülüğü sigortalıdadır.

Bu durumda, mahkemece olayın oluş şekline ve 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kara Araçları Kasko Sigorta Genel Şartları A.5.10 maddesine göre sigortalının meydana gelen kazanın teminat içinde gerçekleştiğini ispat edememiş olmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın kabulüne dair karar
verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/19837 E. , 2019/8021 K.

Davacı vekili, 02.02.2014 tarihinde, davalının birleşik kasko sigortacısı olduğu, müvekkiline ait dava dışı … sevk ve idaresindeki kamyonun karıştığı ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası sonrası kamyon sürücüsünün çevredekilerin tepkisi nedeniyle ve korkuyla olay yerinden
uzaklaştığını, ertesi gün karakola gidip teslim olduğunu, kaza nedeniyle kamyonda oluşan hasar bedelinin ödenmesi için davalıya başvurulmasına karşın davalının 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Sigortası Genel Şartlarının A-5.10. maddesi kapsamında ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı 10.600,00 TL’nin temerrüt
tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı taraf, 02.02.2014 tarihinde gerçekleşen kazada aracının hasarlandığını, sürücünün can güvenliği nedeniyle olay yerinden ayrılmak durumunda kaldığını belirterek davalı şirketinden kasko sigorta sözleşmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.600,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.


Davalı rizikonun teminat dışı olduğunu savunmuştur. 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Genel Şartlar A.5.10. maddesi “Zorunlu haller
(tedavi ve yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeni ile uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5,4 ve 5,5 nolu bentlerindeki ihlaller nedeni ile sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” teminat dışı hal olarak düzenlenmiştir.


Somut olayda; kamyon sürücüsü …, kazadan bir gün sonra karakola teslim olması üzerine alınan ifadesinde “olay yerindekilerden korktuğunu, şoka girdiğini ve kaza yerinden uzaklaştığını” belirtmiştir. Dosyada mevcut soruşturma belgelerinde kazanın sabah saat 04.30 civarında,
emniyet şeridine park eden iki araçtan arkadakine kamyonun çarpması suretiyle gerçekleştiği, öndeki araçta bir kişinin olduğu, kaza sonrası çevredekilerin araçta şıkışanlara yardım etmeye çalıştıkları, sürücüye yönelik bir saldırının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

Bu nedenle, kamyon sürücüsünün can güvenliğini tehdit eder bir durumun oluşmadığı dosya kapsamında sabittir. Bu haliyle hasarın teminat içinde olduğunu ispat yükümlülüğü sigortalıdadır.

Bu durumda, mahkemece olayın oluş şekline ve 01.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren Kara Araçları Kasko Sigorta Genel Şartları A.5.10 maddesine göre sigortalının meydana gelen kazanın teminat içinde gerçekleştiğini ispat edememiş olmasına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile davanın kabulüne dair karar
verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BİLGİN HUKUK VE DANIŞMANLIK

Anahtar : Avukat, Sigorta Hukuku, Sigorta davaları, Hasar Alacakları, Değer Kaybı, Kasko, Teminat Dışı Haller

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir