Ticari hayatta en sık kullanılan kambiyo senetleri bono ve çek olmakla beraber, bu yazımızda bono yani emre yazılı senedin geçerli olarak düzenlenebilmesi için gereken zorunlu şartları ele alacağız.
Bono keşideci ve lehtar olmak üzere ikili bir ilişki barındıran, Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş bir kambiyo senedidir. Kambiyo senetlerine özgü takip yapılabilmesi ve adi senede göre alacaklının elinin daha güçlü olması bulunması sebebiyle kanun bononun geçerliliğini bir takım şartlara bağlamıştır. Senedi düzenleyen kişilerin bu şartlara uygun olup olmadığına dikkat etmesi gerekmektedir. Aksi halde düzenlenen senedin kambiyo vasfı bulunmayacaktır.
Senet metninde ‘bono’ veya ’emre yazılı senet’ kelimeleri yer almalıdır. Eğer senet başka bir dilde düzenlenmişse de, o dilde aynı anlama gelen kelimelerin senet metninde yer alması gerekmektedir. Hazır olarak boş senet metinlerinde bu kelimeler matbu olarak yer almaktadır, ancak tarafların kendilerinin düzenlemesinde de sakınca bulunmamaktadır. Bu kelimelerin yer almadığı bir senet düzenlenmişse, diğer unsurları taşıyorsa emre yazılı ödeme vaadi sayılır.
Bir kambiyo senedi olan bono kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içermelidir. Senet metnine para borcunun herhangi bir olgunun gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi şartına bağlanması senedin bono vasfına sahip olmasını engeller. Senette para borcundan başka bir şeyin bedel olarak düzenlenmesi mümkün değildir, yalnızca para borcu olabilmektedir.
Geçerli bir kambiyo senedinden söz edilebilmesi için senette geçerli bir vade tarihinin de yer alması gerekmektedir. Senet metninde herhangi bir vade belirlenmemiş, boş bırakılmış ise senedin görüldüğünde ödenecek senet olduğu kabul edilmektedir. (TTK. 777/2)
Bonoda belirlenebilecek 4 tür vade bulunmaktadır. Bunlardan ilki belirli vadedir. Açıkça bir tarih senet metninde yer alır. İkincisi görüldüğünde ödenecek vadedir, senet metninde bu husus açıkça yazar veya boş bırakılırsa bu vadeye göre düzenlendiği kabul edilir. Üçüncü vade türü; görüldüğünden belli bir süre sonra vadedir, görüldükten ne kadar süre sonra ödeneceği açıkça senette yazar. Dördüncü vade ise, keşidesinden itibaren belli bir süre vadedir. Yine senette zorunlu unsurlardan olan keşide tarihinden itibaren ne kadar süre sonra ödeneceği senette açıkça yazmalı.
Senette ödeme yerinin gösterilmesi zorunlu unsurlardandır, ancak yazmaması doğrudan geçersizliğe sebep olmaz. Senette açıkça ödeme yeri yazmıyorsa düzenleme yerinin ödeme yeri olduğu kabul edilir. Ödeme yeri de yazmıyorsa düzenleyenin adı soyadı yanında yazan yer ödeme yeri olarak kabul edilmektedir. Eğer burada da bir yer belirtilmemişse senet bono sayılmaz.
Bono emre yazılı senetlerden olduğundan ve ancak ciro ile devri mümkün bulunduğundan senette lehtarın gösterilmiş olması zorunlu unsurlardandır. Bu sebeple de bonoların hamiline yazılı olarak düzenlenmeleri mümkün değildir.
Senettedüzenleme yeri belirtilmemiş ise, düzenleyenin adı-soyadı yanında yazan yer düzenleme yeri olarak kabul edilir. Adın yanında da hiç bir yer belirtilmemiş ise geçerli bir bonodan söz edilemez.
Son olarak senette bulunması gereken zorunlu unsur keşideciye ait el yazısı ile atılmış imzadır. Keşideci gerçek kişi ise kendisine ait el yazısı ile imza, bir tüzel kişiliği temsilen atılan imza haricinde bir imza daha atılması (çift imza) imzalayan kişinin temsil ettiği tüzel kişilikle beraber şahsen de senet borcuna kefil olması (aval) sonucunu doğurmaktadır. Parmak basmak suretiyle bono düzenlenmesi mümkün olmamaktadır.
Yukarıda belirtmiş olduğumuz kanunun zorunlu kıldığı zorunlu unsurların senet düzenlendiği anda değil, tedavüle girdiği anda mevcut olması gerekmektedir. Boş senede imza atılması ve senedin diğer unsurlarının lehtar tarafından sonradan doldurulması sıkça karşılaştığımız bir durumdur. Bu durumda senedin borçlu tarafından el yazısı ile imzalanmış olması halinde, diğer unsurların borçlu el yazısı ile olmasına gerek olmadığı ve zorunlu unsurların senet tedavüle çıkmadan evvel tamamlanmış olması gerektiği kabul edilmektedir.
“TTK.nun 690. maddesi göndermesi ile bonolarda da uygulanması gereken TTK.nun 592. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesi mümkündür. Tamamen doldurulmamış bononun ilk tedavüle çıktığı anda zorunlu unsurları taşıması gerekir. Senedin C. Savcılığına ibrazı tedavüle çıkmış olduğu anlamına gelir. “(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2016/5645 K. 2016/24721 T. 1.12.2016)
BİLGİN HUKUK BÜROSU
ARABULUCU AVUKAT FATMA TUĞÇE BİLGİN
Kefil, bir kişinin borcunu ödememesi halinde onun borcunu ödemeyi, borçtan doğan sorumluluğu üstlenen kişidir. Kefaletin geçerli olması bir takım şekli şartlara bağlıdır.
İcra kefaleti ise, icra takibine konu edilmiş olan bir borcun icra müdürlüğü nezdinde 3. bir kişi tarafından üstlenilmesidir. İcra takibine konu olan borcu üstlenen kişi de icra kefilidir.
İcra kefaleti de, Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesi ile kefaletin geçerlilik koşullarını belirleyen hükümlere tabidir, bazı şekli koşulları taşıması gerekmektedir. Aksi takdirde, kefalet geçersiz olur. Kefaletin geçerlilik koşullarını belirleyen madde uyarınca; kefaletin yazılı şekilde, kefilin sorumlu olacağı azami tutarın ve kefaletin tarihi belirtilerek yapılmış olması gerekmektedir. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini, müteselsil kefil sıfatıyla kefil oluyorsa bu ifadeyi kendi el yazısı ile yazmış olmalıdır. Ayrıca TBK. 584. maddesi gereği kefilin eşinin rızasının da alınması gerekmektedir. Bu koşul icra kefaletlerinde de aranmakta ve eşin rızası en geç icra tutanağının imzalandığı tarihte alınmış olmalıdır. Bu koşulları taşımayan icra kefaleti geçersiz olacaktır. Geçersiz bir icra kefaletine istinaden icra kefili aleyhine yapılan icra işlemlerinin şikayet yolu ile iptali mümkündür.
İcra iflas kanunu 38. maddesi uyarınca icra kefaletlerinin müteselsil kefalet olduğu kabul edilmektedir. Bu sebeple TBK.’nun kefalet sözleşmelerinin geçerlilik koşulu olarak aradığı ‘müteselsil kefil sıfatını belirtme’ zorunluluğu icra kefaletlerinde söz konusu değildir. Zira; müteselsil kefil olduğu kabul edilmektedir. İcra kafilinin müteselsil kefil olması borcun tamamından borçlu gibi sorumlu olması sonucunu doğurur.
İcra kefaletleri ilam hükmündedir. İcra kefiline karşı ilamlı takip başlatılarak icra takibi gönderilebilir ve hakkında icra takip işlemleri yapılabilir. Bu sebeple; icraya konu olmuş bir borca kefil olmayı düşünen kişiler üstlendikleri sorumluluğun bilincinde olmalı ve belki bir kez daha düşünmelidirler.
Ümraniyede avukat, Ümraniye de avukat Avukat Fatma Tuğçe Bilgin avukat fatma tuğçe Bilgin’i arayabilirsiniz.