” Özet: Davalının müteahhidin halefi olarak tapu malikinden tapu devrini istediği, böyle bir talepte bulunabilmesi için, kendi akdi muhatabı olan müteahhidin, tapu malikine karşı edimini yerine getirmiş olması gerektiği, ruhsatsız olarak bina yapan müteahhidin edimini yerine getirmiş olması söz konusu olamayacağından, davalının tapudan hisse talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, arsa sahibi mirasçılarına karşı açılan davanın reddine, davalının gerçek zararının müteahhitten tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan bu dava ile, davalının dava konusu taşınmazda bir hak sahibi olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda davalının kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemeyeceğine göre, mahkemece tapu kaydı nedeniyle mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. “
“
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, vekil edenlerinin murisi …’e ait ve tapuda adına kayıtlı 801 ada 26 parsel sayılı taşınmazın miras yoluyla vekil edenlerine intikal ettiğini, bu taşınmaz ile ilgili olarak muris ile müteahhit arasında noterde düzenlenmiş bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak müteahhitin sözleşmeye uygun olarak inşaatı süresinde tamamlamadığını, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, inşaatın geri kalan kısmının murisleri … tarafından kendi imkanları ile tamamlandığını, davalının ise müteahhit ile kendi aralarında yaptıklarını belirttiği bir satış vaadi sözleşmesini ileri sürerek 2004 yılında murislerine ait daireyi haksız olarak işgal ederek yerleştiğini, davalı ile müteahhit arasında yapılan sözleşmenin kendilerini bağlamadığını ileri sürerek, 801 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 6 numaralı dairesine davalı tarafından gerçekleştirilen müdahalenin önlenmesine, davalının taşınmazdan tahliyesine, işgal tarihi olan 2004 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kendisi ile müteahhit arasında noterde düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmenin davacıları bağladığını, inşaatın yarım bırakıldığı ve büyük bir kısmının davacıların murisi tarafından tamamlandığı iddiasının doğru olmadığını, daireyi duvarları örülmemiş olarak aldığını, 70.000 TL masraf ettiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların murisi ile dava dışı müteahhit arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, müteahhidin sözleşmede kendisine isabet eden daireleri 3.kişilere satıp devrettiği, davalının da dava konusu taşınmazı müteahhitten satın aldığı, davacının daireyi satın aldığı tarihten beri içini yapıp oturduğu, ecrimisilin haksız fiil tazminatı olduğu, davalının ise satın alması nedenine dayalı olarak taşınmazda bulunduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi dava edilmemiş olduğuna göre koşullarının geçerli olup, satış bedelinin gerek davacılar gerekse müteahit tarafından davalıya ödenmediği de sabit olduğuna göre davacıların meni müdahale ve ecrimisil hakları bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ecrimisil talebine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacılar vekilinin elatmanın önlenmesi talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu eski 801 ada 26 parsel (yeni 988 ada 13 parsel) sayılı taşınmazın 7/12 hisse ile davacıların murisi … … adına kayıtlı olduğu, davalının 20.08.2008 tarihinde … 1. Tüketici Mahkemesinin 2008/107 Esas sayılı dosyası ile muris ile müteahhite karşı tapu iptali ve tescil ile tazminat davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak altı katlı bina yapıldığı, yasalara aykırı olarak ruhsatsız yapılan binanın bir dairesi için davalıya tapudan hisse verilmesinin hukuken mümkün olmadığı, kaldı ki davalının tapu maliki ile herhangi bir sözleşmesinin mevcut olmadığı, davalının müteahhidin halefi olarak tapu malikinden tapu devrini istediği, böyle bir talepte bulunabilmesi için, kendi akdi muhatabı olan müteahhidin, tapu malikine karşı edimini yerine getirmiş olması gerektiği, ruhsatsız olarak bina yapan müteahhidin edimini yerine getirmiş olması söz konusu olamayacağından, davalının tapudan hisse talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, arsa sahibi mirasçılarına karşı açılan davanın reddine, davalının gerçek zararının bilirkişi raporuna göre 48.000 TL olduğu gerekçesiyle, 48.000 TL’nin müteahhitten tahsiline karar verildiği, kararın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan bu dava ile, davalının dava konusu taşınmazda bir hak sahibi olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda davalının kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemeyeceğine göre, mahkemece tapu kaydı nedeniyle mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Üsküdarda gayrimenkul avukatı
Emsal karar
Gayrimenkul hukuku
İnşaat Hukuku
Gayrimenkul hukuku avukatı
Gayrimenkul avukatı
6306 sayılı kanun ile beraber kentsel dönünüşüm ülkemizde özellikle İstanbul’da inşaat hukukuna inşaat hukuku avukatına önemli derecede gereksinim artmıştır. Zira; uygulamada karşılaşılan sorunlar inşaat davalarına sebep olmaktadır.
Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Nedir?
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri hukuki niteliği itibariyle karma sözleşmelerdir. İçerisinde eser sözleşmesini ve satış sözleşmesini barındıran genellikle çok taraflı olarak karşımıza çıkan karma yapılı sözleşmelerdir. Bu niteliğinden ötürü karşılıklı birden fazla edim de bulundurmaktadır.
İnşaat sözleşmesi yapılmadan önce, taşınmazın bulunduğu belediyeden taşınmazın imar durumu çıkarılmalı, inşaat projesi ve sözleşmenin şartları buna göre belirlenmelidir. Aksi durumda ifa imkansızlığı ortaya çıkacak ve sözleşmenin feshi sonucu ortaya çıkabilcektir. Bu durum da tarafların zaman ve para kaybına yol açabilecektir.
İnşaat projesinin ilgili belediyeye tasdik edilmesi ve inşaat ruhsatının alınması inşaata başlama sürecinin olmazsa olmazıdır. Ruhsat işlemlerinin yüklenici mi arsa sahibi tarafından mı yapılacağı ve masraflarına kimin katlanacağı inşaat sözleşmesinde mutlaka belirtilmiş olmalıdır. Ruhsatın alınması için sözleşmede bir süre öngörülmesi bu sürecin fazla uzamaması açısından önemlidir.
İnşaat projesinin tasdikinden sonra tapu üzerinde kat irtifakı tesis edilmesi mümkündür. Kat irtifakının tesis edilmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde bir zorunluluk değildir ancak; sözleşmeden doğan olası risklerin önüne geçmek adına kat irtifakı tesisi arsa sahiplerinin daha lehine olmaktadır. İnşaatın tamamlanıp oturma izni alınmasından sonra kat irtifakından kat mülkiyetine geçilebilmektedir.
Tüm bu inşaat sürecinin (kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmasından inşaatın tamamlanmasına kadar ki süreç) inşaat hukuku avukatından hukuki destek alınarak yürütülmesinde fayda vardır. İleride doğabilecek olası inşaat davaları halinde arsa sahipleri için geç kalınmış olabilir, büyük hak kayıplarına sebep olabilir.
Av. Fatma Tuğçe BİLGİN
İnşaat hukuku, inşaat davaları, inşaat hukuku avukatı, kentsel dönüşüm davaları, kentsel dönüşüm hukuku, kentsel dönüşüm avukatı