Etiket arşivi hukukçu

ileavukatadmin

MEVSİMLİK İŞÇİLERİN KIDEM TAZMİNATI HAKKI

Ülkemizde; özellikle çay, fındık, pamuk gibi sezonluk üretimlerin yapıldığı tarım sektöründe mevsimlik işçi, çalıştırılmakta. Mevsimlik işler genellikle yılın birkaç ayı çalışılan işlerdir. Bu tür işlerde çalışan işçilerin kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacağı sıkça karşılaşılan sorulardan biri. Mevsimlik işçilerin kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacakları durumlar farklı olduğu için, bu konuyu açıklayalım.

Mevsimlik iş sözleşmeleri, yılın birkaç ayı çalışmak üzere ve genellikle belirli süreli olarak yapılan sözleşmelerdir. İş sözleşmesinin belirli süreli veya belirsiz süreli olmasının hukuki sonuçları bakımından önemli farkları vardır.

İş sözleşmesi, belirli bir işin tamamlanması gibi bir koşula bağlı veya belirli bir tarih aralığı ile sınırlanarak yapılmış ise belirli süreli sözleşme olduğu kabul edilir. Belirli süreli iş sözleşmesi, sürenin bitmesi veya işin tamamlanması halinde kendiliğinden sona erer. Bu sebeple; belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi kıdem veya ihbar tazminatı hakkı doğurmaz.

İş Kanunu belirli süreli iş sözleşmesinin, esaslı bir neden olmadıkça birden fazla kez üst üste yapılmasını engellemiştir. Üst üste belirli süreli sözleşme yapılması halinde ise iş sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu kabul edilmektedir.

Belirsiz iş sözleşmesi ile mevsimlik işlerde,  sezonluk işlerde çalışan işçi yılın birkaç ayı çalışmakta ve ücretini almaktadır. Çalışılmayan diğer aylarda ise işverenin ücret ödeme yükümlülüğü yoktur. Çalışılmayan bu süre zarfında iş sözleşmesinin askıda olduğu kabul edilir.

Mevsimlik işe ilişkin belirsiz süreli olarak veya birden fazla kez üst üste yapılan iş sözleşmelerinin işverence sona erdirilmesi halinde; işçinin  kıdem tazminatı hakkı  kıdem hakkı doğar. Ancak; mevsimlik işlerde yılın tamamında çalışılmadığı için kıdem tazminatının hesabında çalışılan ayların toplamı dikkate alınarak bir hesaplama yapılacak, yani askıda olan süreler dikkate alınmayacaktır.

ümraniyede işçi avukatı arayanlar iletişime geçebilirler.

avukathukukçu

ileavukatadmin

İDARENİN KAMULAŞTIRMA YAPMAKSIZIN TAŞINMAZA EL ATMASI

Kamusal gereklilik halinde ilgili idare, kamulaştırma işlemi yapabilmektedir. Kamulaştırma işlemi, anayasal hak olan mülkiyet hakkını sınırlayan bir idari işlemdir. Kamulaştırma işleminin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden birinin hukuka aykırı olması halinde, kamulaştırma işleminin tarafı olan malik tarafından açılacak bir dava ile iptali mümkündür. Yani, kişinin mülkiyet hakkını kısıtlayan kamulaştırma işlemlerinin mahkemelerin denetimi altında olduğunu söyleyebiliriz.

İdare kimi zaman kamulaştırma işlemi tesis etmeksizin kişilerin taşınmazına el atmaktadır. Kamulaştırma yapmaksızın el atmanın iki türü vardır. Biri hukuki el atma diğeri fiili el atmadır. Her iki durumda da kişilerin başvurabilecekleri hukuki yollar mevcuttur, ancak birbirinden farklı prosedürlere ve farklı yargı yollarına tabidir.

Hukuki el atma nedir? Belediye tarafından yapılan uygulama imar planında kişiye ait bir taşınmazın  mülkiyet hakkı kısıtlanacak şekilde, umumi hizmetlere veya resmi kurumlara ayrılmasına rağmen, kamulaştırma işleminin yapılmamasıdır. Kamusal bir yarara özgülenen taşınmazın, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren 5 yıllık süre içinde ilgili idare tarafından kamulaştırılması gerekmektedir. 5 yıllık sürenin geçmesine rağman kamulaştırma işleminin yapılmaması halinde, taşınmazın maliki tarafından kamulaştırma işlemini yapmakla yükümlü olan idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir, taşınmazının kamulaştırılmasını veya kısıtlılığın kaldırılmasını talep edebilir. Bu dava açılmadan önce uzlaşma süreci ve idari başvuru süreçlerinin tüketilmiş olması gerekmektedir.

İdarenin kamulaştırmaksızın fiili olarak el atması ise; idare tarafından bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atılıp tamamen veya kısmen kullanılmasına engel olunmasıdır. Hukuki niteliği itibariyle bir haksız fiildir, bu sebeple açılması muhtemel dava adli yargıda görülür. Taşınmazına fiili olarak el atılan malik, bedel tespiti vesair talepleri için dava açmadan önce, mutlaka idare ile uzlaşma müzakerelerine katılmış olmalıdır. Davanın uzlaşmama tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren 3 ay içinde açılabileceği unutulmamalıdır.

ileavukatadmin

BOŞANMA DAVASI VE NAFAKA TÜRLERİ

Hukuk sistemimizde boşanma davası ile birlikte gündeme gelebilecek 3 nafaka türü bulunmaktadır. Bunlar; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasıdır. Boşanma sürecindeki kişilerin bu kapsamda hangi nafaka türünü talep edebileceğini bilmesinde fayda bulunmaktadır.

Tedbir nafakası : Boşanma davası devam ettiği süre boyunca geçerli olmak üzere, eşlerden hangisinin kusurlu olduğu veya davanın hangi eş tarafından açılmış olduğuna bakılmaksızın sadece tarafların mali durumları gözetilerek hükmedilen geçici nafakadır. Çocuk ve eş için hükmedilen nafaka ayrı ayrıdır. Bu süreçte; geçici olarak velayeti alan eş, diğer eşten mali durumuna göre çocuğun bakımı için tedbir nafakası alabilecektir. Tedbir nafakası boşanma veya ayrılık davasının açılışından, dava sonucunun kesinleşmesine kadar devam eder.

İcra İflas Kanunu’nda yapılan değişiklik sebebiyle tedbir nafakasının ödenmemesi suç kapsamından çıkarılmıştır. Bu sebeple; her ne kadar istisnaen farklı kararlar verilse de, genel olarak tedbir nafakasını ödemeyen eş hapis cezası yaptırımıyla karşılaşmamaktadır.

Yoksulluk Nafakası : Boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan eş lehine hükmedilen nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ödemesine karar verilen eşin kusurlu olması gerekmez. Lehine yoksulluk nafakasına hükmedilen eşin, diğer eşten daha az kusurlu olması yeterlidir. Yoksulluk nafakasına ilişkin mevzuatta kadın-erkek ayrımı yapılmamıştır. Eğer; boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek taraf erkek ise, erkek lehine de yoksulluk nafakasına hükmedilebilmektedir. Ancak; geleneksel Türk toplum yapısında genel olarak kadının çalışmaması veya ekonomik gücünün erkeğe göre daha az olması sebebiyle istatiksel olarak çoğunlukla kadın eş lehine hükmedilmektedir. Bu durum, erkeğin yoksulluk nafakası alamayacağı şeklinde yanlış bir kanaat oluşmasına sebep verebilmektedir.

Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebileceği gibi, boşanma davasından sonra ayrı bir dava ile de talep edilebilir. Ancak; yoksulluk nafası en geç boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde talep edilmelidir.

İştirak Nafakası : Boşanma veya ayrılık kararı verilmesi halinde velayet kendisine verilmeyen eşin, velayet hakkı kendisine bırakılan eşe müşterek çocuğun giderleri için ödeyeceği nafaka türüdür. İştirak nafakasının belirlenmesinde eşlerin kusur durumu değil, ekonomik gücü dikkate alınır. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ödenmeye başlanır, çünkü boşanma kesinleşinceye kadar zaten tedbir nafakasının ödenemesi gerekmektedir. Mahkemenin hükmettiği iştirak nafası, çocuğun ergin olması ile kendiliğinden sona erer.

Ergin olan çocuğun üniverste masraflarının olması halinde ise, artık ergin olan çocuğun kendisinin açacağı dava ile anne-babadan yardım nafakası talep etme imkanı bulunmaktadır.

#boşanmadavası #nafakatürleri #nafakadavası

Boşanma avukatı

İstanbulda boşanma avukatı

Üsküdarda boşanma avukatı

Ümraniyede boşanma avukatı