Etiket arşivi gayrimenkul avukatı

ileavukatadmin

Geçit hakkı davası

Geçit hakkı Türk Medeni kanunu’nda düzenlenen irtifak haklarından biridir. Türk Medeni Kanunu 747 ve 748. maddelerinde düzenlenmiş, zorunlu geçit hakkı ‘taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malikin tam bir bedel karşılığında bu geçidin komşularından talep edilebilmesi’ olarak açıklanmıştır.

Geçit hakkı bir takım koşullara bağlı olmakla beraber komşuluk ilişkisine dayanmaktadır.

Bir taşınmaz malikinin komşu taşınmazdan geçit hakkı talep edebilmesi için, ilk olarak taşınmazın tapuya kayıtlı olması gerekir. Geçit hakkı sicile tescil ile kurulduğu için her iki taşınmazın da sicile kayıtlı olması koşulu aranmaktadır.

Geçit hakkının en az zarara uğrayacak komşudan talep edilmesi gerekmektedir. Örneğin arsanın sağ tarafındaki komşu taşınmazdan daha kısa mesafeden çıkma imkanı varken, diğer komşuya karşı geçit hakkı davası açılması halinde mahkeme bu hususu göz önünde bulunduracaktır. Bu durumda mahkeme diğer komşuya karşı da dava açması için süre verir ve daha sonrasında davaları birleştirerek en uygun taşınmaz yönünden davanın kabulüne veya tamamıyla reddine karar verir. Geçit hakkı davalarında bu hususlar mahkeme heyeti ile beraber yapılan keşifte incelenir ve değerlendirilir.

Geçit hakkı davasında kesintisizlik koşulu da söz konusudur. Kesintisizlik geçit hakkı talep edilen komşu taşınmazdan doğrudan genel yola çıkılabilmesidir. Doğrudan genel yola değil de bir, patikaya veya bir başka gayrimenkul arazisine çıkan bir geçit hakkının tesisi mümkün değildir.

Bu davalarda görevli ve yetkili mahkeme davaya konu taşınmazların bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Avukat Fatma Tuğçe BİLGİN

Bilgin Hukuk Bürosu

Gayrimenkul hukuku avukat

Taşınmaz avukatı

Geçit hakkı davası

Geçit hakkı avukat

Üsküdar’da avukat

Gayrimenkul avukatı İstanbul

ileavukatadmin

ELATMANIN ÖNLENMESİ, TAHLİYE VE ECRİMİSİL İSTEMİ – DAVALININ, TAŞINMAZDA HERHANGİ BİR HAK SAHİBİ OLMADIĞI

Yargıtay
8. Hukuk Dairesi
E: 2018/3087 K: 2019/2332 K.T.: 06.03.2019

Özet: Davalının müteahhidin halefi olarak tapu malikinden tapu devrini istediği, böyle bir talepte bulunabilmesi için, kendi akdi muhatabı olan müteahhidin, tapu malikine karşı edimini yerine getirmiş olması gerektiği, ruhsatsız olarak bina yapan müteahhidin edimini yerine getirmiş olması söz konusu olamayacağından, davalının tapudan hisse talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, arsa sahibi mirasçılarına karşı açılan davanın reddine, davalının gerçek zararının müteahhitten tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan bu dava ile, davalının dava konusu taşınmazda bir hak sahibi olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda davalının kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemeyeceğine göre, mahkemece tapu kaydı nedeniyle mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R 

Davacılar vekili, vekil edenlerinin murisi …’e ait ve tapuda adına kayıtlı 801 ada 26 parsel sayılı taşınmazın miras yoluyla vekil edenlerine intikal ettiğini, bu taşınmaz ile ilgili olarak muris ile müteahhit arasında noterde düzenlenmiş bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak müteahhitin sözleşmeye uygun olarak inşaatı süresinde tamamlamadığını, bu nedenle sözleşmenin feshedildiğini, inşaatın geri kalan kısmının murisleri … tarafından kendi imkanları ile tamamlandığını, davalının ise müteahhit ile kendi aralarında yaptıklarını belirttiği bir satış vaadi sözleşmesini ileri sürerek 2004 yılında murislerine ait daireyi haksız olarak işgal ederek yerleştiğini, davalı ile müteahhit arasında yapılan sözleşmenin kendilerini bağlamadığını ileri sürerek, 801 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 6 numaralı dairesine davalı tarafından gerçekleştirilen müdahalenin önlenmesine, davalının taşınmazdan tahliyesine, işgal tarihi olan 2004 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, kendisi ile müteahhit arasında noterde düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmenin davacıları bağladığını, inşaatın yarım bırakıldığı ve büyük bir kısmının davacıların murisi tarafından tamamlandığı iddiasının doğru olmadığını, daireyi duvarları örülmemiş olarak aldığını, 70.000 TL masraf ettiğini açıklayarak, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacıların murisi ile dava dışı müteahhit arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, müteahhidin sözleşmede kendisine isabet eden daireleri 3.kişilere satıp devrettiği, davalının da dava konusu taşınmazı müteahhitten satın aldığı, davacının daireyi satın aldığı tarihten beri içini yapıp oturduğu, ecrimisilin haksız fiil tazminatı olduğu, davalının ise satın alması nedenine dayalı olarak taşınmazda bulunduğu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi dava edilmemiş olduğuna göre koşullarının geçerli olup, satış bedelinin gerek davacılar gerekse müteahit tarafından davalıya ödenmediği de sabit olduğuna göre davacıların meni müdahale ve ecrimisil hakları bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ecrimisil talebine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacılar vekilinin elatmanın önlenmesi talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu eski 801 ada 26 parsel (yeni 988 ada 13 parsel) sayılı taşınmazın 7/12 hisse ile davacıların murisi … … adına kayıtlı olduğu, davalının 20.08.2008 tarihinde … 1. Tüketici Mahkemesinin 2008/107 Esas sayılı dosyası ile muris ile müteahhite karşı tapu iptali ve tescil ile tazminat davası açtığı, yapılan yargılama neticesinde taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak altı katlı bina yapıldığı, yasalara aykırı olarak ruhsatsız yapılan binanın bir dairesi için davalıya tapudan hisse verilmesinin hukuken mümkün olmadığı, kaldı ki davalının tapu maliki ile herhangi bir sözleşmesinin mevcut olmadığı, davalının müteahhidin halefi olarak tapu malikinden tapu devrini istediği, böyle bir talepte bulunabilmesi için, kendi akdi muhatabı olan müteahhidin, tapu malikine karşı edimini yerine getirmiş olması gerektiği, ruhsatsız olarak bina yapan müteahhidin edimini yerine getirmiş olması söz konusu olamayacağından, davalının tapudan hisse talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, arsa sahibi mirasçılarına karşı açılan davanın reddine, davalının gerçek zararının bilirkişi raporuna göre 48.000 TL olduğu gerekçesiyle, 48.000 TL’nin müteahhitten tahsiline karar verildiği, kararın 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Anılan bu dava ile, davalının dava konusu taşınmazda bir hak sahibi olmadığı belirlenmiştir. Bu durumda davalının kullanımının haklı ve geçerli bir nedene dayandığı söylenemeyeceğine göre, mahkemece tapu kaydı nedeniyle mülkiyet hakkına değer verilerek elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.

SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 06.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Üsküdarda gayrimenkul avukatı

Emsal karar

Gayrimenkul hukuku

İnşaat Hukuku

Gayrimenkul hukuku avukatı

Gayrimenkul avukatı

ileavukatadmin

Tapu İptal Davası Avukat

Tapu İptal ve Tescil Davası nedir?

Tapu iptal ve tescil davası Türk Medeni Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden açılabilmektedir. Tapu iptal ve tescil davası avukat ile takip edilmesi gereken taşınmazın aynına ilişkin bir davadır. Bu davada ispat külfeti davacıdadır, bu sebeple tapu davası avukat ile takip edilmelidir mutlaka.

Tapu iptal davasının birden fazla hukuki sebebi vardır. Bu sebepler;

  1. Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ,
  2. Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası  (mirastan mal kaçırma durumunda açılabilir),
  3. Kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik nedeniyle tapu tescil davası,
  4. Aile konutu nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  5. Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptal ve tescil davası,
  6. İmar uygulamasından kaynaklanan tapu iptali ve tescili davası ,
  7. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi sebebiyle tapu iptal ve tescil davası .

Tapu avukatı

Halk arasında tapu davası da denilmektedir, tapu iptal ve tescil davalarına. Bu davalarda tapu davası avukatı veya tapu avukatı ve gayrimenkul avukatı da faydalı olabilmektedir.

Tapu iptal ve tescil davalarında hukuki destek için ofisimizle iletişime geçebilirsiniz.

Tapu avukatı ve gayrimenkul avukatı için http://fatmatugcebilgin.av.tr/iletisim/