Etiket arşivi arabulucu

ileavukatadmin

Derneğin İlk Genel Kurul Toplantısı

Dernekler Hukuku

İlk genel kurul toplantısının yapılarak zorunlu organların oluşturulması

Dernekler kuruluş bildirimini yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdiği anda kurulmuş sayılır. Bu tarih itibariyle tüzel kişilik kazanır. Derneğin kuruluş bildirimi ve evrakların mevzuata uygunluğu incelenir ve 60 günlük süre içerisinde noksanlık veya kanuna aykırılık bulunmaz ise bu durum, bulunur ise de söz konusu aykırılıklar belirtilerek düzeltilmesi gereği yazılı olarak derneğe bildirilir.

İnceleme sonucunda derneğe yapılan bu yazılı bildirimin tebliğ tarihi önem taşımaktadır. Yeni kurulmuş bulunan derneğin bu tebliğ tarihi itibariyle 6 aylık süre içerisinde ilk genel kurul toplantısını yapması ve zorunlu organların oluşturulması gerekmektedir.

Derneğin ilk toplantıyı süresinde yapmaması – Kendiliğinden sona erme

Türk Medeni Kanunu 87. maddesinde derneğin kendiliğinden sona erme sebepleri düzenlenmiştir. İlgili madde uyarınca ilk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen 6 aylık süre içinde yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması halinde dernek tüzel kişiliği kendiliğinden sona erer. Bu durumda mahkeme tarafından verilecek karar derneğin feshi değil, sona ermenin tespitidir. Derneğin sona erdiğinin tespitini mahkemeden her ilgili talep edebilir.

İlk genel kurul toplantısının yapılacağı 6 aylık sürenin tespitinde, mülki amirlik tarafından derneğe yapılan bildirimin tebliğ tarihi önem taşımaktadır. Sona ermenin tespitinin talep edildiği yargılamalarda bu hususun araştırma konusu yapılması gerekmektedir.

Örnek karar ;

“Davacı … Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü dava dilekçesinde; davalı derneğin kuruluş bildiriminin dernekler müdürlüğüne tesliminden itibaren 6 ay içinde ilk genel kurul toplantısını yaparak zorunlu organlarını oluşturmaması nedeniyle, Türk Medeni Kanunu’nun 87/2. maddesi uyarınca derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitini istemiş; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.1- Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davalı derneğe ve dernek üyeleri …, …, …, …, …, …’ya “Tebliğden itibaren 30 gün içerisinde …’nin 17/08/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısından sonra genel kurulun toplanıp toplanmadığına ilişkin bilgi ve belgenin mahkemeye ibrazı, aksi taktirde anılan derneğin TMK’nın 87. maddesi gereğince kendiliğinden sona ereceğinin” ihtarına ilişkin yazıyı davalı dernek başkanına 16/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve UYAP ortamına 28/01/2016 tarihinde kayıtlı mahkemeye verdiği dilekçesinde, “Davalı derneğin ilk genel kurul toplantısının 11/10/2014 tarihinde yapıldığını ve zorunlu organlarının oluşturulduğunu, dernekler müdürlüğüne bildirimin sehven yapılmadığını” beyan ettiği, ilgili toplantı tutanaklarının dilekçeye eklendiği anlaşıldığı halde, mahkemece bu dilekçenin değerlendirilmeden karar verilmesi,2-Dernek kuruluş bildiriminin mülki amirliğe yapılması üzerine, ilgili kurum tarafından TMK’nın 60 ve 62. maddeleri uyarınca derneğin kuruluş talebinin kabul edildiğine ilişkin yazılı bildirimin dernek yetkililerine bildirilip bildirilmediği, bildirilmişse tarihinin belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. “ (Yargıtay8. Hukuk Dairesi E: 2017/8492 K: 2018/2270 K.T.: 15.02.2018 )

BİLGİN HUKUK BÜROSU

Arabulucu Avukat Fatma Tuğçe BİLGİN

Dernekler hukuku, Derneğin sona ermesi, İlk genel kurul toplantısı

ileavukatadmin

Çeşitli Hakem Kararları

Zorunlu trafik sigortası ve kasko kapsamına giren zararların sigorta şirketinden tahsili amacıyla Sigorta tahkim komisyonuna başvuru yapılarak uyuşmazlığı çok kısa sürede sonuçlandırmak mümkündür. Mahkemelerde ticari dava açamadan evvel arabuluculuk yoluna başvurmak zorunlu olmakla beraber, sigorta tahkim komisyonuna başvurmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamaktadır. Sigorta tahkim komisyonu bir alternatif yargı mekanizması olduğundan yargının yükünü hafifletme ve uyuşmazlığı kısa sürede sonuçlandırma yükümlülüklerini yerine getirdiklerinden yine bir başka alternatif uyuşmazlık çözüm yolu olan arabuluculuk yoluna başvurma gereği de bulunmamaktadır. Elbette ki taraflar isterlerse sigorta tahkim komisyonuna başvurmadan önce veya uyuşmazlığa başvurduktan sonra da ihtiyari olarak arabulucuya başvurabilir, arabuluculuk müzakereleri yapabilirler. İzah etmek istediğimiz yalnızcadava şartı kapsamında bir zorunluluk bulunmadığıdır.

Sigorta tahkim komisyonuna yapılan başvurularda sigorta hakemleri ve hakem heyetleri kararlarını Sigorta hukuku mevzuatı ve genel hükümlerinin tümünü dikkate alarak vermektedir. Bu kapsamda sigorta tahkim komisyonunun bazı örnek kararlarını inceleyelim.

03/03/2020 Tarih 2020/17908 Sayılı Hakem Kararı (Kasko) ; “Dosya konusu talep, başvuranın geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle maruz kaldığı durumdan kaynaklanan manevi tazminatın davalı sigorta şirketince ödenmediği iddiasıdır. Somut uyuşmazlıkta manevi tazminat talebiyle Komisyon nezdinde takipte bulunan XXX ve çocukları ülkemizde dava açan yabancı gerçek kişi konumunda olduklarından uyuşmazlık konusunun öncelikle bu minvalde değerlendirilmesi gerekli görülmüştür. Bilindiği üzere, Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananların önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilmektedir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür. Alacaklının takipte haksız çıkması halinde borçlunun uğrayacağı muhtemel zararların istenebilmesinin zor veya imkânsız olacağı zannedilen bazı özel durumlarda kanun koyucu tarafından teminat gösterilmesi gerekli görülmüştür…

..Nitekim, 5718 sayılı MÖHUK madde 48/1’e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Anılan maddede öngörülen teminat hususu takip yapmanın ön koşulu olup bu durumun mahkemelerce resen gözetilmesi gerekmektedir. Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde, başvurunun HMK 114 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü uyarınca, başvurunun diğer yargı yollarına başvurulması suretiyle çözüme kavuşturulması mümkün olduğundan, ayrıca Heyetimizce tespit edilen bu eksikliğin de HMK m.115/2 gereğince yerine getirilmesinin Komisyonun mevcut yapısı ve imkanları dahilinde mümkün olamaması nedeniyle başvurunun usulden reddedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. “

Örnek kararda sigorta hekemi, başvurucunun yabancı olması ve MÖHUK m. 48 hükmünde düzenlenen ‘Türk mahkemelerinde dava açan, davaya katılan ve icra takibi başlatan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin, yargı giderleri için karşı tarafın muhtemel zararını karşılayacak teminat gösterme zorunluluğuna’ ilişkin hükmüne istinaden başvuru esnasında teminat gösterilmemiş olması sebebiyle başvurunun usulden reddine karar vermiştir. Kanaatimizce usuli eksikliğin giderilmesi için süre verilmesi, eksikliğin tamamlanmaması halinde usulden red kararı verilmesi daha isabetli bir karar olurdu.

13/02/2020 Tarih 2020/14120 Sayılı Hakem Kararı (Kasko) ; Kasko poliçesinde yer alan çekici bedeli teminatının kapsamının değerlendirilmesi hakkında bir sigorta tahkim komisyonu hakem kararı; “Poliçede, davalı sigortacının red sebebi olan “en uygun noktaya çekilme” şartının bulunmadığı, bu nedenle sigortalı aracın uygun noktadan daha uzak bir noktaya çekilmiş olmasının somut olaydaki çekici tarafından sağlanan hizmet bedelinin karşılanmaması sonucunu doğurmayacağına kanaat getirildiğinden ..” Poliçede yer alan teminatın kapsamını daraltan hususların sigorta poliçesinde açıkça yer alması gerekmektedir.

19/07/2019 Tarih 2019/86929 Sayılı Hakem Kararı -Ferdi Kaza Başvuruda hakem tarafından başvurucu tarafından hasar onarım bedeli ve değer kaybının tespiti için kendi eksper incelemesi yaptırılmasının yasal bir hak olduğu ve eksper ücretini karşı taraftan talep edebileceğine dair kararı.

“Başvuru sahibi vekili tarafından talep edilen ekspertiz ücretinin; Zarar gören aracında oluşan değer kaybının saptanması için 5684 Sayılı Sigortacılık Yasası’nın 19’uncu maddesi gereğince kendi eksperini tayin etmiş ise zarar gören tarafından ödenen eksper ücreti için de TTK Md 1426 maddesi dikkate alındığında, başvuru sahibinin tek taraflı ve serbestçe sigorta eksperi atamasına gitmesi iyi niyetli ve yasal hakkını kullanması olarak değerlendirilmiş, Hazine Müsteşarlığı tarafından 28.08.2015 tarih (2015/34) sayılı genelge ile yayınlanan ve Sigorta Eksperleri Atama Yönetmeliği’nin 12/b maddesi gereği yıllık olarak güncellenen “2019 yılına ait Ekspertiz Ücretleri Rehber Tarifesinin” Motorlu Araçlar kısmında; Binek, Hafif Ticari ve Motosiklet için, 217,95 TL’den az ve 968,63- TL’den fazla olmamak üzere tespit edilen hasar tutarının %1,5’ine KDV ilavesi suretiyle bulunacak rakam olacağı, işbu durumda tarifeden fazla olmaması gerekeceğinden 217,95 TL KDV olmak üzere 257 TL ekspertiz ücretinin talep edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır. “

Sigorta tahkim heyetinin kararlarına ulaşmak için ve sigorta tahkime başvuru için gerekenler hakkında http://www.sigortatahkim.org/

BİLGİN HUKUK BÜROSU

Avukat Fatma Tuğçe BİLGİN

Sigorta hukuku, hasar onarım bedeli, araçta değer kaybı, sigorta şirketine başvuru, tahkim

Sigorta tahkim komisyonuna başvuru , sigorta avukatı, sigorta hukuku

ileavukatadmin

Sporcu Alacakları ve spor avukatı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı uyarınca; Belediye spor kulüpleri ile belediye arasında doğrudan organik bağ bulunduğu kabul edilmektedir. Aralarında organik bağ olan tüzel kişiler birbirlerinin borçlarından bizzat sorumludur. Yani bir tüzel kişiden tahsil edilemeyen alacak, aralarında organik bağ olduğu ispat edilen diğer tüzel kişiden de talep edilebilmektedir. Bu hususta sporcu alacakları hakkında çözüme ulaşabilmek için spor avukatı ile çalışılmalıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.06.2018 tarihli kararı ile, belediye spor kulüpleri ile belediye arasında organik bağ bulunduğunu, dolayısıyla spor kulübünün ödemediği sporcu alacaklarından belediyenin de sorumlu olduğunu belirtmiştir.

Spor hukuku avukat

İlgili davada ilk derece mahkemesi ‘belediye başkanlığının sorumlu olmayacağı ve davanın reddi’ yönünde karar vermesi üzerine, karar temyiz edilmiştir. Yargıtay ilgili dairesi spor hukuku ve sporcu alacakları bakımından örnek teşkil edecek biçimde belediye spor kulüpleri ile belediye başkanlığının arasında organik bağ bulunduğuna, dolayısıyla belediyenin de ödenmeyen sporcu alacağından sorumlu olacağına kara vererek yerel mahkeme kararını bozmuştur. Spor hukuku nda spor avukatı desteği almak için sitemizden iletişim kurarak randevu alabilirsiniz.

Sporcu avukatı ve spor avukatı ile sporcu alacaklarının çözüme ulaştırılması mümkündür. Sporcu alacaklarının spor hukukunda uzaman arabulucu ile de arabuluculuk sürecinde sona erdirilebilir.

İlgili yazının tamamı için linki ziyaret edebilirsiniz : https://fatmatugcebilgin.av.tr/2019/09/21/belediye-spor-kuluplerinin-borclarindan-aralarinda-organik-bag-bulunmasi-sebebiyle-belediye-de-bizzat-sorumludur/

İletişim :

BELEDİYE SPOR KULÜPLERİNİN BORÇLARINDAN, ARALARINDA ORGANİK BAĞ BULUNMASI SEBEBİYLE BELEDİYELER DE BİZZAT SORUMLUDUR