SPORCU, ANTRENÖR, MASÖR, TEKNİK DİREKTÖR VE SPOR İDARECİLERİNİN SPOR KULÜBÜNDEN ALACAKLARI

Sporcuların spor kulübünden olan alacaklarını alamaması halinde hukuki yollara başvurması gerekebilir. Sporcu hangi kanun hükümlerine tabidir, hangi hukuki yollara başvurması gerekmektedir? Bu sorular spor hukuku kapsamına giren, bu bağlamda değerlendirilmesi gereken konulardır.

İş Kanunu’nun 4. maddesi düzenlemesine göre sporcular iş kanunu kapsamı dışındadır. Bu düzenleme, spora ilişkin görev yapan diğer kişilerin de (antrenör, idareci, teknik direktör vs. spor adamları) bu kapsama girip girmediği, spor kulübü tarafından ödenmeyen alacaklarının tahsili için hangi hukuki yola başvurması gerektiği, dava açması halinde hangi mahkemelerin görevli olacağı konusu merak edilmiş, uzun bir dönem tartışmalı kalmıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.05.1960 tarihli kararına kadar bu konu muğlaklığını korumuş, ihtilaflı kararlar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 23.05.1960 tarihli kararındasporcuların bu kanun kapsamı dışında kalmasının sadece sporcular için geçerli olduğunu, antrenörleri kapsamayacağını berlitmiş ve bu konudaki tartışmaya son vermiştir.

Sporcuların İş Kanunu kapsamına girmediği, yani spor kukübünden olan alacakları için İş Mahkemelerinde dava açamayacakları açıktır. Sporcu ve kulüp arasındaki sözleşmeler, hizmet sözleşmesi olarak tanımlanmaktadır. Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zaman veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. İşçinin, işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.(TBK.m.393/1). Bu kapsamda; sporcuların spor kulübünden olan hak ve alacakları hakkında açacakları davalarda  Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olmaktadır.

Spor kulüplerinde ücret karşılığı çalışan antrenör, masör, teknik direktör veya idareci gibi sporcu dışındaki diğer kişilerin İş Kanunu’na tabi olduğu, dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti gibi ödenmeyen alacakları için İş Mahkemelerinde dava açabilecekleri Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 1960 tarihli kararı sonrasında yerleşik içtihatlarda da kabul edilmiştir. Zira; bu kişilerle spor kulübü arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu kabul edilmektedir. İstisnai kararlar bulunmakla beraber, genel kabul bu yöndedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2010/45651 E. , 2010/35814 K. , 02.12.2010 tarihli kararı; “Davacı ,kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.. İster özel hakem ister genel mahkemede görülsün sporcu ile kulüp arasında alacaklarla ilgili uyuşmazlıkta iş kanunu hükümlerinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Ancak antrenör, teknik direktör, idareci, masör ve benzeri elemanlar ile kulüpleri arasında çıkan uyuşmazlıklarda, bağlı bulundukları federasyonun özel hükümleri dışında iş kanunu hükümlerinin uygulanmasına engel bir durum yoktur. Davacının voleybol antrenörü olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Doğrudan aktif spor yapmayan, sporcuyu aktif spor yapması için hazırlayan antrenörün İş Kanunu kapsamında işçi olarak kabul edilmesi gerekmektedir..”

Sporcuların kulüpten olan alacakları hakkında Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin, sporcu dışındaki diğer spor kulübü çalışanlarının alacaklarında ise İş Mahkemeleri’nin görevli olduğunu belirttik. Ancak; ülkemizde tamamen ayrı bir statüye, ayrıcalığa ve dolayısıyla da mevzuata sahip olan Futbol’da ise; yukarıda belirtmiş olduğumuz kurallar Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararına kadar geçerli değildi. Türkiye Futbol Federasyonu’nun 55. ve 56. maddeleri ile düzenlenen Uyuşmazlık Çözüm Kurulu spor kulübü ile sporcu, antrenör, menajer ve teknik adamlar arasında doğan futbolla ilgili tüm uyuşmazlıklarda münhasır olarak yetkili kılınmış, üst mercii olarak da Tahkim Kurulu yetkilendirilmişti. TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu 11.07.2015 tarihinden itibaren her türlü uyuşmazlıkta tek yetkili kurum haline getirilmişti. Bu sebeple; futbol uyuşmazlıklarının çözümünde Adli Mahkemelerde dava açılması mümkün değildi.

Anayasa Mahkemesi 18/01/2018 tarihinde TFF Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanununun 5. maddesinin 2. fıkrasını iptali etmiştir. Bu hüküm gereği futboldan kaynaklı tüm uyuşmazlıklar

TFF hukuk kurullrı ve tahkimi münhasır yetkili kılıyordu. Anayasa Mahkemesinin bu kararı, bir lisanslı futbol temsilcisi ile bir futbol kulübü arasında imzalanan “futbolcu temsilcisi sözleşmesi” uyarınca kulübün ödemesi gereken ücreti ödemediği gerekçesiyle, futbol temsilcisinin adli mahkemelere başvurması üzerine verilen bir karardır. (Bu karar ayrıca başka bir yazımızda değerlendirilecektir.)

Zorunlu tahkimin hukuki dayanağı Anayasa’nın 59. maddesidir. Bu maddede zorunlu tahkimin yalnızca ‘Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı başvurularda’ geçeçrli olduğunu belirtmiştir. Yani, sportif faaliyetlerden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıkta spor tahkiminin zorunlu kılınmasının anayasal anlamda dayanağı yoktur. Yargı anayasal bir haktır, bu sebeple spor kulübü ile sporcu veya diğer spor adamlarının arasındaki uyuşmazlığın çözümünde tahkimi ve federasyonun hukuk kurullarını münhasır yetkili kılan düzenleme de bu anayasal hakkı ihlal etmektedir.

Ay.m.59/2“Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”

Bu karar sonrasında futbolda da ‘Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlar’ dışındaki uyuşmazlıklarda yargıya başvurmak mümkün hale gelmiştir.

Ülkemizde en popüler spor olması ve profesyonel kabul edilen tek branş olması sebebiyle Futbol hakkında verilne bu kararın, diğer spor federasyonlarının düzenlmelerine de örnek teşkil edeceği düşüncesindeyim.

Yukarıda belirtmiş olduğum üzere; sporcuların Asliye Hukuk Mahkemelerinde, diğer kulüp çalışanlarının ise İş Mahkemelerinde dava açabilmeleri genel bir kuraldır. Bu kuralın istisnası spor kulübünün bağlı olduğu federasyonun ana statüsü ile düzenlenmiş olabilir. Belirtmiş olduğumuz Anayasa Mahkemesinin kararı yalnızca futbol  uyuşmazlıkları için verilmiş bir karardır. Bu sebeple; adli mahkemelerde dava açılmadan önce, spor kulübünün bağlı olduğu federasyonun ana statüsünde, uyuşmazlık çözüm kurulu bulunup bulunmadığı ve yetki kapsamına girip girmediğine  bakılmasında fayda vardır.

Av. Fatma Tuğçe BİLGİN

Sporcu hakları spor avukat için iletişime geçiniz.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir